• Ali Can Bozkurt

  • Ali Can Bozkurt

  • Ali Can Bozkurt

30 Eylül 2014 Salı

Gizliyorum Seni!

@li/can
Gizliyorum...

Gizliyorum seni...
yabancısı olduğum bir hanede ;
yırtık çorabımi iki parmağımla gizler gibi ;
bir o kadar utangaç,bir o kadar şaşkın ...


Kaynıyor..;
heybemde sana biriktirdiğim sayfalar dolusu aşklar...
derin derin soluyorum ;
ve can veriyor bana buharlaşan o ince duygular...
her an...
an be an  yeniden doğuyorum...



Kıskanıyorum...
çıldırıyorum avuç avuç...
kimseler görmesin..
kimseler bilmesin  seni...


Daha da derin  soluyorum şimdi,
nefes nefese...
içime çeke çeke...
yaka yaka bedenimi...


kaybediyorum kendimi..;
kaynar suyla demlemiş gibi...
sanki beynimi..


Gizliyorum seni...
Gizliyorum kendimi...


                                                                 @li CAN...










29 Eylül 2014 Pazartesi

Kuran'da Adı Geçen Meyveler!

Başımızı bir an kaldırıp doğaya ve bedenimize baktığımızda hiç bir şeyin tesadüf olmadığını anlarız...
Kuran'da adı geçen meyvelere de baktığımızda perde arkasında hiç bir zaman tam olarak anlayamayacağımız mucizeler,perde önünde de sayamayacağımız faydalarını 'artı' bir şekilde görürüz...peki bunlar hangi yiyecekler?faydaları nelerdir kısaca göz atalım...


Hurma...

"Allah o su sayesinde sizin için ekinler, zeytinlikler, hurmalıklar, üzüm bağları ve çeşit çeşit meyveler yetiştirir. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak bir ders var!" (Nahl, 11).

Baş gıda denilebilir..bütün temel vitamin ve proteinlere sahiptir. Ve bu yüzden modern tıp, bu meyveye "baş gıda" olarak bakmaktadır. Zîrâ bir insanın, muhtaç olduğu bütün elementleri ihtiva ettiği için sadece hurmayla yaşaması mümkündür.


İncir..Zeytin...

"İncire, zeytine, Sîna dağına ve şu emîn beldeye andolsun." (Tîn, 1-3). 

İncirin hem meyve hem de ilâç olduğu hakkında görüşler bulunmaktadır. İncirin latîf bir yiyecek olduğu, çabuk hazmedildiği ve midede fazla kalmadığı, balgamı azalttığı, ciğerleri temizlediği, mesane kumlarını önlediği, ciğer ve dalağın içindeki kan sinüslerini ve damarları açtığı, meyvelerin en güzeli ve en çok sevileni olduğu söylenmektedir


Zeytinyağı...

 Kur'ân'da iki defa geçmektedir "Sina Dağı'ndan çıkan bir nebat da yetiştirdik ki, o ağaç hem yağ, hem de yiyenlere bir katık çıkarır." (Mü'minûn, 20)

Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zeytinyağı ile alâkalı hadîsi: "Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkartılmaktadır."



Üzüm..Nar...

"Gökten su indiren O'dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz..." (En'âm, 99).


Üzüm, tıbbî faydaları çok kuvvetli bir gıdadır. Üzüm ayrıca idrar artırıcı, yatıştırıcıdır; müshil tesiri de gösterir. Üzüm büyük bir enerji kaynağıdır. Araba için benzin ne ise insan hareketinde de enerji odur. Üzüm, kalorisi yüksek olan bir gıdadır. Bu cihetle üzüm insana canlılık, zindelik verir. Bedenî ve zihnî gücün artmasında tesirlidir. Kan yapımında rol alır. Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasına vesile olur. Yüksek tansiyonun düşmesinde rol alır. Mide ülseri, gastrit, karaciğer hastalıkları, dalak hastalıkları, romatizma ve mafsal iltihabında faydalıdır.

Nar hakkında Hz. Ali (k.v.) şöyle buyurmuşlardır: "Narı içindeki zarı ile beraber yiyiniz, çünkü mideyi temizler."



Kiraz..Muz...

"Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar! Dalbastı kirazlar,27 dolgun salkımlı muzlar, yayılmış gölgeler... Şırıl şırıl akan sular... Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler." (Vâkıa, 28-33).

 Kiraz,karaciğer şişliğine iyi gelir; safra akışının normale dönmesine, sinirlerin kuvvetlenmesine, vücut direncinin artmasına, sivilcelerin önlenmesine ve susuzluğun giderilmesine vesiledir.


Muz, vücudun ihtiyacı olan bütün maddeleri karşılar. Kemiklerin gelişmesine, nekâhet devresinin kısalmasına vesiledir. Sinir zaafiyeti ve yorgunluğun giderilmesinde bazı tesirleri vardır..
(not;bilgiler net ortamndan derlnmştr)



                                                                                                                              @li CAN


28 Eylül 2014 Pazar

Can'dan Geceye Notlar!

Bilmiyorum..!


Hangi talihsiz gece...
Belki de oluruna bıraktığımın ertesi gecesi...
yelkovan akrepin dostluğuna aldanmış,büyük yük sırtında ve zamanı çalmaktan durmuyordu, geri...




yalnızlığa eşlik eden tek bir şey...

sadece geceler ıslık çalıyor;ve umursamaz hiç bir şey..
yarasalar  kanayan yarama çizik atıyor pencereden,belki de masumca her şey...
bilmiyorum...



zincirlere vurulmuş bir salıncak gibi bedenim...

geceye hüzünler salıyorum...
ve ay; boynu bükük ay çiçeklerini geceye gülücük saçsınlar diye zorluyor..



ve harfler bir o yana bir bu yana kurarken hayaller...

yıldızlar sanki  beyin kıvrımlarında yanıp sönen cümleler... 
ve tek tek kayıp gitmekteler...



ve ruhum sıcak bir el beklerken...

aksine  yabancı bir el...
buğulanmış oda camıma bir şeyler karalıyor...
Aman Allah'ım!yoksa..yoksa bu da mı bir hayal ...
düşüncelerim akıp gidiyor ve tutsaklığı sürüyor beynimin...
bilmiyorum...



gecenin karanlığı aşk dolu cümlelerimi örtmeye yetmiyor...

ve cümleler kara bir tren gibi kayıp gidiyor geceyi dinlemeden ve yıldızlara inat..
vagonlar dolu...
kelimeler yığın yığın...



anlamsız sesler boğuşuyor kafa tasımda...

susamıyorum,duramıyorum,anlayamıyorum...
ve birden kedilerin çığlığı..
duygularıma eşlik eden şiddetli sesler...
ve de..ve de artarak...


kendime geliyorum...

ama...
bilmiyorum...



                                            @li CAN BOZKURT

27 Eylül 2014 Cumartesi

Yaşamaya Dair!


Yaşamaya DAİR...
Yaşamak şakaya gelmez, 
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın ;
                            bir sincap gibi mesela, 
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden;
                       yani bütün işin gücün yaşamak olacak. 

Yaşamayı ciddiye alacaksın, 
yani o derecede, öylesine ki, 
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda.

Yahut kocaman gözlüklerin, 
                        beyaz gömleğinle, bir laboratuvarda; 
                                    insanlar için ölebileceksin.

                        hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, 
                        hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, 
                        hem de en güzel en gerçek şeyin 
                                      yaşamak olduğunu bildiğin halde. 

Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, 
yetmişinde bile zeytin dikeceksin, 
           hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, 
           ölmekten korktuğun halde,ölüme inanmadığın için;
                                      yaşamak yanı ağır bastığından. 
                                                                                      
 Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, 
yani, beyaz masadan, 
              bir daha kalkmamak ihtimali de var,
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini...
 
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına, 
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, 
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz; 
                                en son ajans haberlerini. 
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, 
                               diyelim ki, cephedeyiz. 
Daha orda ilk hücumda, daha o gün 
                           yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün... 
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, 
                        fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz;
                        belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. 

Diyelim ki hapisteyiz, 
yaşımız da elliye yakın, 
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. 
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, 
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla 
                                    yani, duvarın ardındaki dışarıyla. 

Yani, nasıl ve nerede olursak olalım 
          hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 
                                                                      
Bu dünya soğuyacak, 
yıldızların arasında bir yıldız, 
                       hem de en ufacıklarından, 
Bu dünya soğuyacak günün birinde, 
hatta bir buz yığını,
yahut ölü bir bulut gibi de değil, 
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak ;
                       zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
 
Şimdiden çekilecek acısı bunun, 
duyulacak mahzunluğu şimdiden. 

Böylesine sevilecek bu dünya 
"Yaşadım" diyebilmen için... (nzmhkmt)

@li CAN

İki Yabancı!

İki yaban hayat...

Ben mahcup sevdamız için değil
Yıllar sonra tesadüf karşılaştığımızda
İki yabancı bile olamadığımıza ağladım
Hiç kimsenin dizlerine dayamadım başımı
Ben gözlerinin rengi içinde ağlamadım
Ben yalnızca senin için ağladım sevgilim
Zor günlerimde olmadığına değil
Neden yanımda yoksun diye sormadığına ağladım Ağladım
Ne haldeyim diye meraklanmadığına değil
Öykümüze sahip çıkmadığına ağladım
Karanfiller dökmedin yollarıma ağlamadım

Mutlu ol yeter derdin ya buna da değil
Aynı yastığa baş koyamadığımız için ağladım… Ağladım
Her aradığımda bulamadığım için değil
Her bulduğumda kaybettiğim için ağladım
On yedi yaş heyecanında olmadığın için değil
Geç kalmış dönüşün için ağladım… Ağladım


Aşkımıza mahkum kalışına ağlamadım
Başka bir gönülde oluşuna da değil
Sevdamızın özgür olmadığına ağladım… Ağladım
Pembe panjurlu evimiz olmadığı için değil
Baharda bir tomurcuk içinde açamadığımıza
Ve mutlu yuvamızın bahçesinde koşan yavrularımız olmadığına ağladım… Ağladım

Ben mahcup sevdamız için değil
Yıllar sonra tesadüf karşılaştığımızda
İki yabancı bile olamadığımıza ağladım
Genç yaşımda seni kaybettiğim için değil
Aşk öykümüzle yaşlanamadığımız için ağladım
Sende nasıl seversen sev diyişine değil
Ellerimi uzattığımda boşluk da kalışına ağladım… Ağladım
Hani korkardın ya bi daha aramazsan sormazsan diye

Şimdi aramıyorum sormuyorum
Ve sevdiğim bunların hiç birine ağlamıyorum
Beni bu köhne dünyada unuttuğuna ağlıyorum sevdiğim… Ağlıyorum sevdiğim
Sende unutmuş olsan da artık ağlamıyorum
Ve sevgilim bir gün ölürcesine ağlarsam eğer
Bu senin beni unutmuş olduğundan değil
Benden habersiz benden habersiz ölümünden olur sevdiğimden olur

Yıllar sonra yine karşılaştık göz göze
Sen orda ben burada ellerimiz ayrı ellerde
Yıllar sonra yine bakıyorum gözlerine
Ellerimiz ayrı ellerde iki yabacıyız göz göze
Yıllar sonra yine karşılaştık göz göze
Sen orda ben burada ellerimiz ayrı ellerde
Yıllar sonra yine bakıyorum gözlerine
Ellerimiz ayrı ellerde iki yabacıyız göz göze




@li CAN

26 Eylül 2014 Cuma

1.Karikatür!

çalışan çocuklar karikatür yarışması birincisi...




Yakışır mı o güzel gözlere ağlamak 
Gülümser insan oniki yaşında 
Oyunlar,şakalar,çelik çomak 
Olmalı oysa üstünde başında 
Ama 
Cebi yok giysisinin 
Yeni yok gözyaşlarına sürecek 
Yoksulluk eymiş boynunu 
Yazık ki daha çok eyecek 
Çile 
Tanrım yok vermiş,yük vermiş 
Bu küçük güle 
Kirpikleri mavi,saçları rüzgar 
Fırtınalar var çevresinde döne döne 
Savrulup gitti yavrucak...(selzrföz)




@li CAN

25 Eylül 2014 Perşembe

Hastalar Öldürmez!

proteeus sendromu/ali can

Vücudun belli kısımlarında büyüme oluyor ve durdurulamıyor. Bu da vücut şeklini bozuyor.














progeria/ali can





80 yaşındaki çocuk hastalığı olarak da biliniyor. Nadir görülen bu hastalık çocuğun vücudunun yaşlı bir insan gibi görünmesine sebep oluyor.

















porfiria/ali can


Vampis hastalığı denen hastalıkta deri güneşe karşı aşırı derecede hassas oluyor. Güneşle en ufak bir temas bile deride yanmaya ve acıya sebep olabiliyor. 











elefantiyazis/ali can



Fil hastalığı veya fil Adam sendromu da denen bu hastalık tropikal bölgelerde bazı tür solucan larvalarının sivrisinekler aracılığı ile insan vücuduna girmesiyle oluşuyor. David Lynch'in ünlü filmine de konu olmuştu.










baloncuk/ali can


Deri üstünde oluşan tümörlerin büyümesi ve tüm vücuda yayılmasıyla oluşan nadir bir hastalık. dünyada sadece birkaç kişide var.












fop hastalığı/ali can



Vücuttaki kasların kemiğe dönüşmesiyle meydana gelen nadir hastalıklardan biri.











akromegali/ali can




Büyüme hastalığı. Vücutta özellikle kol, bacak, yüzde büyüme durmaksızın devam ediyor.

















cotard sendromu/ali can




Ölü Adam Hastalığı da denen psikolojik bir hastalık. Kişi kendisini ölü gibi hissediyor ve çürüdüğünü, vücudundan parçalar düştüğünü düşünüyor.











sirenomelia/ali can


Deniz kızı sendromu da denen bu hastalıkta çocukların doğuştan bacakları yapışık olarak dünyaya geliyorlar. Görünüş itibarı ile deniz kızına benzediklerinden bu isim veriliyor.










enb hstlğı /ali can




Nadir görülen tümör kaynaklı bir hastalık...










Söylerim bilmezem sözüm, 
Yürürüm görmezem özüm, 
Bir oldu gecem gündüzüm, 
Hiç böyle olmuş var mıdır? (ynsemre)




                                                           
                                                                                                        @li CAN

24 Eylül 2014 Çarşamba

İnsan San!

Kâmil insan her yönüyle ideal ve örnek insandır.



Bilgisi, idraki ve aklı son derece gelişmiştir.

Tüm zincirlerinden kurtulmuş, tabularını yıkmıştır.

Hiç kimseyi aşağılamaz, insanlar arasında ayrım yapmaz.

Almadan verir, sevilmeden sever.

Boş konuşmaz, sözü öz ve gerçektir.

Eline, beline ve diline hakimdir.

Sonsuz hoşgörü ve tevazu sahibidir.

İbadeti şekilde değil bilinçte ve yaşam tarzındadır
.

Zenginlikten mağrur olmaz. Fakirlikten hicap duymaz.

Doğal sirküleyi hisseder, tabiatla bir ahenktir ve an’da yaşar.

Her nefes alışından mutluluk duyar.

Olmakta olan her şeyin bütünün yararına olduğunu bilir.

Kâinatın ahengini her yerde, her şeyde ve her an gören, hisseden, yaşayan kişi’dir.

Ben’den ve bencillikten uzaktır. O nefsine değil, nefsi ona tutsaktır.

Cimrilik, hırs, haset, alay, kibir, yalan, riya, şehvet, şöhret, gaflet, gazap gibi çirkin karakterlerden kendini arındırmıştır.

İnsanlar arasında saygıyı, dostluğu ve dayanışmayı sağlamaya çabalar.

Her türlü şiddete, zulme ve işkenceye karşıdır.

Kul hakkının yenmesine, hırsızlığa, sömürüye karşı durur.

Barışı, adaleti, sevgiyi, mutluluk ve huzuru inşa için çalışır.

Önemsediklerinin en başında yaşama hakkı gelir.

Yaşayan her varlığa sevgi duyar.



Ölüm korkusunu yenmiştir, ölüme yeni bir yaşama geçiş gözüyle bakar.




                                                                                                         @li CAN

20 Eylül 2014 Cumartesi

Yaşlılık Demedim!


Biraz da yaşlılık durumundaki halinizi düşünün be..!

                                               yatağa bagimli halinizi..!

yanibasinizdaki anlasilmayan sesleri..!


                                                         yiyemediklerinizi..!



bitmek bilmeyen hastalıklarınızı! agrilarinizi..!


Hayatinizin gercekte ne anlama geldigini sor
gulamaktaki

gecikmisliginizi..!


                                            Bu kaçislar nereye kadar.. !

her şey bu kadar pembe mi..!


                                

                                Bu nasil bir yaşamsal etkinlik be!!!


              
                                                                           @li CAN