Gizliyorum... Gizliyorum seni... yabancısı olduğum bir hanede ; yırtık çorabımi iki parmağımla gizler gibi ; bir o kadar utangaç,bir o kadar şaşkın ... Kaynıyor..; heybemde sana biriktirdiğim sayfalar dolusu aşklar... derin derin soluyorum ; ve can veriyor bana buharlaşan o ince duygular... her an... an be an yeniden doğuyorum... Kıskanıyorum... çıldırıyorum avuç avuç... kimseler görmesin.. kimseler bilmesin seni... Daha da derin soluyorum şimdi, nefes nefese... içime çeke çeke... yaka yaka bedenimi... kaybediyorum kendimi..; kaynar suyla demlemiş gibi... sanki beynimi..
Başımızı bir an kaldırıp doğaya ve bedenimize baktığımızda hiç bir şeyin tesadüf olmadığını anlarız... Kuran'da adı geçen meyvelere de baktığımızda perde arkasında hiç bir zaman tam olarak anlayamayacağımız mucizeler,perde önünde de sayamayacağımız faydalarını 'artı' bir şekilde görürüz...peki bunlar hangi yiyecekler?faydaları nelerdir kısaca göz atalım...
Hurma... "Allah o su sayesinde sizin için ekinler, zeytinlikler, hurmalıklar, üzüm bağları ve çeşit çeşit meyveler yetiştirir. Elbette bunda düşünen kimseler için alınacak bir ders var!" (Nahl, 11). Baş gıda denilebilir..bütün temel vitamin ve proteinlere sahiptir. Ve bu yüzden modern tıp, bu meyveye "baş gıda" olarak bakmaktadır. Zîrâ bir insanın, muhtaç olduğu bütün elementleri ihtiva ettiği için sadece hurmayla yaşaması mümkündür. İncir..Zeytin... "İncire, zeytine, Sîna dağına ve şu emîn beldeye andolsun." (Tîn, 1-3). İncirin hem meyve hem de ilâç olduğu hakkında görüşler bulunmaktadır. İncirin latîf bir yiyecek olduğu, çabuk hazmedildiği ve midede fazla kalmadığı, balgamı azalttığı, ciğerleri temizlediği, mesane kumlarını önlediği, ciğer ve dalağın içindeki kan sinüslerini ve damarları açtığı, meyvelerin en güzeli ve en çok sevileni olduğu söylenmektedir Zeytinyağı... Kur'ân'da iki defa geçmektedir "Sina Dağı'ndan çıkan bir nebat da yetiştirdik ki, o ağaç hem yağ, hem de yiyenlere bir katık çıkarır." (Mü'minûn, 20) Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) zeytinyağı ile alâkalı hadîsi: "Zeytinyağını yiyin ve onunla yağlanın. Çünkü o, bereketi bol ve mübarek bir ağacın meyvesinden çıkartılmaktadır." Üzüm..Nar... "Gökten su indiren O'dur. Sonra Biz onunla her çeşit bitkiyi çıkarırız. O bitkiden bir filiz, ondan da büyüyüp birbirinin üstüne binmiş taneler, başaklar çıkarırız. Hurma tomurcuklarından sarkan salkımlar, üzüm, zeytin ve nar bahçeleri yetiştiririz..." (En'âm, 99). Üzüm, tıbbî faydaları çok kuvvetli bir gıdadır. Üzüm ayrıca idrar artırıcı, yatıştırıcıdır; müshil tesiri de gösterir. Üzüm büyük bir enerji kaynağıdır. Araba için benzin ne ise insan hareketinde de enerji odur. Üzüm, kalorisi yüksek olan bir gıdadır. Bu cihetle üzüm insana canlılık, zindelik verir. Bedenî ve zihnî gücün artmasında tesirlidir. Kan yapımında rol alır. Vücutta biriken zararlı maddelerin dışarı atılmasına vesile olur. Yüksek tansiyonun düşmesinde rol alır. Mide ülseri, gastrit, karaciğer hastalıkları, dalak hastalıkları, romatizma ve mafsal iltihabında faydalıdır. Nar hakkında Hz. Ali (k.v.) şöyle buyurmuşlardır: "Narı içindeki zarı ile beraber yiyiniz, çünkü mideyi temizler." Kiraz..Muz... "Ashab-ı yemin ki ne ashab-ı yemin! Ne mutludur onlar! Dalbastı kirazlar,27 dolgun salkımlı muzlar, yayılmış gölgeler... Şırıl şırıl akan sular... Tükenmeyen, eksilmeyen, hiçbir surette esirgenmeyen birçok meyveler içindedirler." (Vâkıa, 28-33). Kiraz,karaciğer şişliğine iyi gelir; safra akışının normale dönmesine, sinirlerin kuvvetlenmesine, vücut direncinin artmasına, sivilcelerin önlenmesine ve susuzluğun giderilmesine vesiledir. Muz, vücudun ihtiyacı olan bütün maddeleri karşılar. Kemiklerin gelişmesine, nekâhet devresinin kısalmasına vesiledir. Sinir zaafiyeti ve yorgunluğun giderilmesinde bazı tesirleri vardır.. (not;bilgiler net ortamndan derlnmştr) @li CAN
Bilmiyorum..! Hangi talihsiz gece... Belki de oluruna bıraktığımın ertesi gecesi... yelkovan akrepin dostluğuna aldanmış,büyük yük sırtında ve zamanı çalmaktan durmuyordu, geri... yalnızlığa eşlik eden tek bir şey... sadece geceler ıslık çalıyor;ve umursamaz hiç bir şey.. yarasalar kanayan yarama çizik atıyor pencereden,belki de masumca her şey... bilmiyorum... zincirlere vurulmuş bir salıncak gibi bedenim... geceye hüzünler salıyorum... ve ay; boynu bükük ay çiçeklerini geceye gülücük saçsınlar diye zorluyor.. ve harfler bir o yana bir bu yana kurarken hayaller... yıldızlar sanki beyin kıvrımlarında yanıp sönen cümleler... ve tek tek kayıp gitmekteler... ve ruhum sıcak bir el beklerken... aksine yabancı bir el... buğulanmış oda camıma bir şeyler karalıyor... Aman Allah'ım!yoksa..yoksa bu da mı bir hayal ... düşüncelerim akıp gidiyor ve tutsaklığı sürüyor beynimin... bilmiyorum... gecenin karanlığı aşk dolu cümlelerimi örtmeye yetmiyor... ve cümleler kara bir tren gibi kayıp gidiyor geceyi dinlemeden ve yıldızlara inat.. vagonlar dolu... kelimeler yığın yığın... anlamsız sesler boğuşuyor kafa tasımda... susamıyorum,duramıyorum,anlayamıyorum... ve birden kedilerin çığlığı.. duygularıma eşlik eden şiddetli sesler... ve de..ve de artarak... kendime geliyorum... ama... bilmiyorum... @li CAN BOZKURT
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın ;
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden;
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda.
Yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle, bir laboratuvarda;
insanlar için ölebileceksin.
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.
Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde,ölüme inanmadığın için;
yaşamak yanı ağır bastığından.
Diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız,
yani, beyaz masadan,
bir daha kalkmamak ihtimali de var,
duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini...
biz yine de güleceğiz anlatılan Bektaşi fıkrasına,
hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden,
yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz;
en son ajans haberlerini.
Diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için,
diyelim ki, cephedeyiz.
Daha orda ilk hücumda, daha o gün
yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün...
Tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu,
fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz;
belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu.
Diyelim ki hapisteyiz,
yaşımız da elliye yakın,
daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının.
Yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız,
insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla
yani, duvarın ardındaki dışarıyla.
Yani, nasıl ve nerede olursak olalım
hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak...
Bu dünya soğuyacak,
yıldızların arasında bir yıldız,
hem de en ufacıklarından,
Bu dünya soğuyacak günün birinde,
hatta bir buz yığını,
yahut ölü bir bulut gibi de değil,
boş bir ceviz gibi yuvarlanacak ;
zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız.
Yakışır mı o güzel gözlere ağlamak Gülümser insan oniki yaşında Oyunlar,şakalar,çelik çomak Olmalı oysa üstünde başında Ama Cebi yok giysisinin Yeni yok gözyaşlarına sürecek Yoksulluk eymiş boynunu Yazık ki daha çok eyecek Çile Tanrım yok vermiş,yük vermiş Bu küçük güle Kirpikleri mavi,saçları rüzgar Fırtınalar var çevresinde döne döne Savrulup gitti yavrucak...(selzrföz)
Vücudun belli kısımlarında büyüme oluyor ve durdurulamıyor. Bu da vücut şeklini bozuyor.
progeria/ali can
80 yaşındaki çocuk hastalığı olarak da biliniyor. Nadir görülen bu hastalık çocuğun vücudunun yaşlı bir insan gibi görünmesine sebep oluyor.
porfiria/ali can
Vampis hastalığı denen hastalıkta deri güneşe karşı aşırı derecede hassas oluyor. Güneşle en ufak bir temas bile deride yanmaya ve acıya sebep olabiliyor.
elefantiyazis/ali can
Fil hastalığı veya fil Adam sendromu da denen bu hastalık tropikal bölgelerde bazı tür solucan larvalarının sivrisinekler aracılığı ile insan vücuduna girmesiyle oluşuyor. David Lynch'in ünlü filmine de konu olmuştu.
baloncuk/ali can
Deri üstünde oluşan tümörlerin büyümesi ve tüm vücuda yayılmasıyla oluşan nadir bir hastalık. dünyada sadece birkaç kişide var.
fop hastalığı/ali can
Vücuttaki kasların kemiğe dönüşmesiyle meydana gelen nadir hastalıklardan biri.
akromegali/ali can
Büyüme hastalığı. Vücutta özellikle kol, bacak, yüzde büyüme durmaksızın devam ediyor.
cotard sendromu/ali can
Ölü Adam Hastalığı da denen psikolojik bir hastalık. Kişi kendisini ölü gibi hissediyor ve çürüdüğünü, vücudundan parçalar düştüğünü düşünüyor.
sirenomelia/ali can
Deniz kızı sendromu da denen bu hastalıkta çocukların doğuştan bacakları yapışık olarak dünyaya geliyorlar. Görünüş itibarı ile deniz kızına benzediklerinden bu isim veriliyor.
enb hstlğı /ali can
Nadir görülen tümör kaynaklı bir hastalık... Söylerim bilmezem sözüm, Yürürüm görmezem özüm, Bir oldu gecem gündüzüm, Hiç böyle olmuş var mıdır? (ynsemre) @li CAN