• Ali Can Bozkurt

  • Ali Can Bozkurt

  • Ali Can Bozkurt

20 Aralık 2015 Pazar

Ağlamak İçin


Ağlamak için...


Ağlamak için gözden yaş mı akmalı? 
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı? 


Sevmek için güzele mi bakmalı? 
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı? 



Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır? 
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı? 


Hırsızlık; para, mal mı çalmaktır? 
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı? 






Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı? 

Öldürmek için silah, hançer mı olmalı? 
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?


(vctr hgo)





alikolik

23 Kasım 2015 Pazartesi

Zaaf


vee...kısaca,

                                                                                                                                      SEN, 

                                                                         varsan eğer bir cümlede

    bittim BEN yar,


                                                                                                            
                                                                                                                     buna zaafım var...



(alikolik)




4 Ekim 2015 Pazar

Koray Avcı Sen


Kim?
Sen sevdanın özü
Ah sen düşlerin gözü
Sen yarının sözü
Ah canım benim sol yanım ben
Sen yarının sözü
Ah canım ben sol yanım benim
Diren ey karam diren
Diren iç yaram diren
Diren sevdaya güven
Ah canım benim sol yanım benim
Diren sevdaya güven
Ah canım benim sol yanım beni
Sen umudun yolu
Ah sen kavganın seli
Sen yarının dili
Ah canım benim sol yanım benim
Sen yarının dili
Ah canım benim sol yanım benim
Diren ey karam diren
Diren iç yaram diren
Sevdan hep dünkü gibi
Hiç yaşanmamış günlerim gibi
Yar yarımsın yar
Canımsın yar, sızımsın yar
Yar sol yanım yanar
Yar sol yanım yanar

                                                                                                                                           ali can

31 Temmuz 2015 Cuma

Mükemmel İlişki!

Benim ol ömür boyu..!
Pek çok insanın öncelikli hayalleri arasında mutlu ve sağlıklı bir birlikteliğe sahip olmak var.
Ünlü psikolog, yazar ve sosyal bilimci David Niven, son kitabı ’The 100 Simple Secrets of Great Relationships’te (İnsan İlişkilerinin 100 Sırrı) mükemmel bir ilişkiye ulaşmanın sırlarını açıkladı.
Yaptığı araştırmalar nedeniyle Ohio Devlet Üniversitesi ve Harvard Üniversitesi tarafından birçok kez ödüle layık görülen ünlü yazar David Niven mutlu ailelerin, sağlıklı ve başarılı insanların 100 sırrından sonra ’İnsan İlişkilerinin 100 Sırrı’ adlı kitabıyla mutlu ve sağlıklı bir beraberliğe giden yolda, atılması gereken adımları okuyucularıyla paylaşıyor.

KIYASLAMA YAPMAYIN;
Niven’in mutluluğa ulaşmak isteyenlere kıyaslama yapmaktan kaçınmalarını öneriyor. Hayatımızı başkalarınınkiyle kıyaslamak onu değiştirmez. Ancak yazara göre kendi hayatımız ile ilgili nasıl düşündüğümüzü değiştirir! Nitekim bir arkadaşımızı mükemmel bir ilişkinin keyfini sürerken gördüğümüzde kendi ilişkimizi sorgulamaya başlıyoruz. Sorunlar yaşarken gördüğümüzde da kendi ilişkimizin daha iyi olduğunu düşünüyoruz.

PERİ MASALLARINA ALDANMAYIN;
Yazara göre her ne kadar hikayelerde yaşanan büyük aşkları yaşamayı beklemesek de içten içe bunun hayalini kuruyoruz. Niven’a göre yapmamız gereken hayalini kurduğumuz büyüyü partnerimize karşı duyduğunuz sevgide görmek ve masallarda yaşanan şeylerin beklentisi içine girmemek.
ORTAK İLGİ ALANI OLUŞTURUN;
Günümüzün çoğunu kariyer peşinde koşmak ve gündelik görevlerimizi yerine getirmekle geçiriyoruz. Bu da kişilerin ilişkilerinde ortak ilgi alanları bulmaya çalışmalarını son derece önemli kılıyor. Çünkü ortak ilgi alanları partnerler arasında pozitif bir iletişim ve eğlencenin oluşmasını destekler.
ZİHNİNİZİ OKUMASINI BEKLEMEYİN;
Üzücü bir durumda olduğunuzda partnerinizin sıkıntınızı kendiliğinden anlamasını beklemeyin. Karşı taraf zihninizi okuyamaz. Çoğunlukla partnerimize duygularımızı anlatmadan, bizi yalnız bırakmakla itham ediyoruz. Yapmanız gereken, partnerinize hissettiklerinizi anlatmak.
MİZAH DUYGUNUZU GELİŞTİRİN;
Yazara göre bir ilişkide iyi bir mizah anlayışına sahip olmanın ortalama bir günü daha eğlenceli kılmaya ve kötü bir günün yükünü azaltmaya faydası olur. Yazar; bu mizah anlayışının pozitif bir yönü olması gerektiğinin altını çiziyor. Çünkü negatif espriler sadece tansiyonu artırır.
KALİTELİ ZAMAN;
Eğer birlikte en çok zaman geçirmek istediğimiz insanı bulmuşsak neden onunla mümkün olan en kaliteli zamanı birlikte geçirmeyelim ki! Çünkü ilişkiler birlikte geçirilen zamanın miktarı ile değil kalitesi ile gelişir!
AÇIK OLMAK ŞART;
Yazara göre sağlıklı bir ilişki içerisindeki çiftler, iyi ya da kötü her ne yaşıyorlarsa bunu partnerleri ile paylaşıyor: "Hiçbir şeyi içinizde tutmayın! Çünkü kendi gerçekliğinizi paylaştığınız zaman hayatınızı da paylaşmış olacaksınız ve bu süreçte partneriniz ile aranızda oluşacak olan bağ her şeyin üstesinden gelmenizde size yardımcı olacaktır!"
ONUNLA ARKADAŞ OLUN;
Biriyle yıllar boyu süren bir araba yolculuğuna çıkacağınızı farz edin! Bu sürede bu kişiye son derece yakın olacaksınız. Dolayısıyla söz konusu kişinin aynı zamanda arkadaşınız olmasını da istersiniz. İlişkiyi sürdüren geçici heyecan ya da zevklerden çok arkadaşlık, karşılıklı saygı, hayranlık ve ilgi olacaktır. Uzun vadeli ilişkiler gelişimlerini ve hayatta kalmalarını sağlam bir arkadaşlık temeline borçludur!
PARANIN ÖNEMİ AZALIR;
Hayalimizdeki partner varlıklı biri olabilir. Ancak varlıklı kişi ile bir ilişki yaşamaya başladıktan sonra paranın önemi ilişkinizi değerlendirirken etkisiz bir hale gelecektir! Kitapta yer alan araştırma sonucuna göre, sadece gelirin veri olarak alındığı bir ilişkinin başarısı ile ilgili bir tahmin yapmak imkansız! Çünkü servet bir ilişkinin uzunluğu ve tatminlik derecesi üzerinde bağlantısız!
ONU ÖNEMSEYİN;
Fikir, zevk ve tercihlerinizin mükemmel bir uyumla buluştuğu bir ilişkiyi ne yazık ki yaşayamayacaksınız! Niven; bu boş fanteziyi tercih etmemenizde de ısrarcı... Zıtlıkların daima ilişkiyi canlı tuttuğunu, rehavet hissinden uzaklaştırdığını ve birey olarak gelişimi artırdığını savunuyor. İlişkinizdeki zor zamanlarda sizin için en önemli olanın ne olduğunu karşı tarafa göstermelisiniz! Farklılıklara rağmen ona değer verdiğinizi göstermeniz; sağlıklı bir ilişkinin temelini oluşturur.
SORGULAMAYI BIRAKIN;
Çoğumuz birlikte olduğumuz kişinin geçmişini merak ederiz. Özellikle ciddi ilişkilerini. Uzun vadede endişe, kıyaslama ve eninde sonunda kavga ortamı yaratacaktır. Siz; birlikte olduğunuz kişinin geçmişteki partnerleri ile bir yarışma içerisinde değilsiniz.

Çevrenizdekilerin fikirlerini dinlemeyin;
Önemli bir karar vermemiz gerektiğinde genellikle ikinci bir görüş alırız! Niven; bu eğilimi kesinlikle desteklemiyor. İki kişinin oluşturduğu dünyayı, aradaki iletişim ya da elektriğin seyrini üçüncü kişilerin asla çözümleyemeyeceğini vurguluyor ve ilginç saptamalarda bulunuyor: "Birincisi; hiç kimse sizin gerçekten neye ihtiyaç duyduğunuzu ve neye değer verdiğinizi sizden iyi değerlendiremez. İkincisi insanlar başkalarının ilişkileri konusunda kendi ilişkilerine nazaran daha olumsuzdur. Kısacası akıl danıştığınız kişiler; ilişkinizdeki negatif yönleri görmeye pozitif yönleri görmekten daha meyillidir!"

İşlerinizi eve getirmeyin;
İş gününüz sona erdiğinde işiniz tamamıyla ofiste kalmalı. Zihninizden de silinmeli! Kitapta yer alan bir araştırma sonucuna göre; çalışmaya ya da iş düşünmeye neredeyse hiç ara vermeyen işkoliklerin diğer kişilere oranla özel yaşamlarından memnun olduklarını söylememelerinin üç kat daha olası bir durum olduğu belirtiliyor.
Acılarınızı unutmalısınız;
Kırıldınız ve sonra sizden özür dilendi. Çok acı çektiniz ama karşı tarafı affetmeye karar verdiniz! Ancak içinizdeki acı hemen ortadan kaybolmuyor ve hissettiğiniz bu acının travmasını içinizde taşıyorsunuz. Ama bu acıyı geride bırakabilmeyi öğrenmelisiniz! Çünkü acıyı içinizde tutmanız, yaranın taze kalmasına neden olur.

Mükemmeli aramayı bırakın;
20 Günümüzde mutsuz birlikteliklerin belki de en büyük nedeni; ’Daha mükemmelini yaşayabilirim’ düşüncesinden kaynaklanıyor. Sağlıklı ve tatmin edici ilişki daima mevcuttur ya da yaratılabilir! ’Mükemmel ilişki’ diye bir kavram asla var olmamıştır. Bu nedenle; Her konuda sizinle hemfikir olan ya da her an sizi mutlu edebilecek biri ile karşılaşmayı ısrarla beklemek yerine; sizi en fazla tatmin eden ilişkiyi yeşertmeyi denemelisiniz.
(Kaynak: http://Sabah gazetesİ)

                                                                                                                                                     ali CAN..

Seni Özledim!


Özledim!

Özledim...


Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Bugün Pazar
Daha uyanmadı komşular
Damların üzerinde kuşlar
Daha rahatlar
Radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
Gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
Yağmur da var
Çok sevdiğim rüzgar da
Daha uyanmadı komşular


Bugün Pazar
Ve ben seni çok özledim
Dışan çıkmak istiyor canım
Tek başına haytalık etmek
Islanmak Pazar sabahında yağmurda
Boş caddelerde dolaşmak
Vitrinlerine bakmak mağazaların
Sinemaların afişlerine
Sokakların isimlerine
Telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
Bir merhaba demek sessizce
Sahilde martılara simit atmak
Otobüslerin ilk seferlerine binmek
Gitmek istiyor canım
Hayatın gittiği yere
Islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
Fırından taze ekmek alıp
Buğusunu çekmek içine


Ve ben seni çok özledim
Tam böyle bir şey
Çiçeğe su yürümesi
Bebeğin ağlaması
Toprağın uyanması
Yağmurun yağması
Ateşin sıcağı
Bu Pazar sabahı
Tam böyle bir şey
Bir sabahçı kahvesine uğramak
Bir bardak çay
Taze dem kokusu
Hayatın atardamarlarında dolaşmak
Bölmeden şehrin uykusunu
Bir siir yazmak
Pazar bulmacasının boş karelerine
Şiirde tam da bunu anlatmak delice
Tam böyle bir şey
Hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
Bir şiir yazmak
Bir bardak çay içmek
Sokaklarda gezmek
Yağmurda ıslanmak
Ve ben seni çok özledim

(ibrahim sadri)



                                                                                                                                                                   ali CAN..

24 Mayıs 2015 Pazar

Bırak Sevgilim!



Bırak Sevgilim...



Kelimeleri mi kemiriyor,
yoksa bugün yüreğim?
bırak!
bırak yüreğini sevgilim
seni yuva yapsın  cümleler...



bırak! 
çayımız soğusun  ne fark eder?
sen...
sen bizi demle hiç durmadan
belki yudumlarız sonra.. 
bilmem;
belki de soluklanmadan



yazılmasın artık cafcaflı şiirler
okunmasın sana dokunmayan  kitaplar
bırak!
sen bizi anlat yeter



dilenci san  sen beni 
bir tek beni sevgilim
çıkmaz sokaklar senin yüreğin
dolaşayım bıkmadan, bırak!



bırak savrulsun  saatler!
hem zaman mı geçiyor sanki?
biz bakışalım sevgilim 
bize biz yeter...



                                                                                                                   aliKOLİK





9 Mayıs 2015 Cumartesi

Baba Vanga Na Vanga!

Sizin de var mi bir yeriniz?


O bir kahin.. Bulgaristan’ın bir köyünde yaşayıp orada öldü.


Gerçek adı Vangeliya Pandeva olan Baba Vanga, 31 Ocak 1911'de bugün Makedonya topraklarında bulunan Strumitza köyünde dünyaya geldi.

16 yaşındayken bir fırtına sırasında yıldırım çarpması sonucu görme yeteneğini kaybeden Baba Vanga, bu tarihten sonra Orta Çağın ünlü kahini Nostradamus gibi, sonradan gerçek olan kehanetlerde bulunarak, uluslararası üne kavuştu.




Hayattayken kehanetleri Bulgar hükümeti tarafından kaleme alınarak saklanan Baba Vanga'nın söylediklerinin büyük bülümü doğru çıktı.

İkinci Dünya Savaşı’nın sonucundan Gandi’nin ölümüne, 11 Eylül saldırılarından Obama’nın ABD Başkanı olacağına kadar pek çok kehanette bulundu.

Baba Vanga, Bulgaristan'da 1989 yılında devrilen eski komünist diktatör Todor Jivkov dahil çok sayıda devlet adamını kehanetleri ile etkiledi.






İkinci dünya savaşı sırasında Nazi lideri Adolf Hitler tarafından bizzat ziyaret edilen, Rus gizli servisi KGB'nin bile tavsiyeler aldığı Baba Vanga, 1996 yılında 84 yaşında hayata veda ett



Önümüzdeki sonraki yıllar için öngördükleri ise oldukça ilginç. İşte Baba Vanga’nın 2015 sonrası için kehanetleri...




2015 ­Savaş yüzünden Kuzey Yarımküre'de oluşan radyoaktif kalıntılar, hayvan ve bitkilerin yok olmasına neden olacak. Nükleer savaştan canlı çıkan Avrupalılar ise Müslümanlar tarafından başlatılacak kimyasal saldırıyla karşı karşıya kalacaklar.



2018­ Dünyanın yeni süper gücü Çin Cumhuriyeti olacak. Sömürenler sömürge haline gelecek


2023 ­Yerkürenin yörüngesinde belli belirsiz bir değişiklik yaşanacak.


2026 ­Avrupa'nın nüfusu tükenme noktasına gelecek.


2028 ­Yeni bir enerji çeşidi geliştirilecek (büyük olasılıkla kontrol altına alınmış termonükleer reaksiyon). Yavaş yavaş açlığın önüne geçilecek. İçinde insan bulunan bir uzay gemisi Venüs'e yollanacak.

2033­ Kutuptaki buzullar eridikçe yerkürenin su seviyesi artacak.


2043 ­Dünya ekonomisi çok iyi durumda olacak. Müslümanlar Avrupa'nın hâkimi olacak.


2046 ­Tüm vücut organları yeniden üretilip çoğaltılabilecek. Hastalanan organın yerine yenisinin konması en çok kullanılan ve en basit tedavi yöntemi olacak.


2076 ­Sınıfsız bir toplum düzeni sunan Komünizm tüm dünyaya hâkim olacak.


2084­ Doğa yeniden canlanacak.


2088 ­İnsanların saniyeler için yaşlanmasına sebep olan yeni bir hastalık türeyecek.


2100 ­İnsan yapımı yapay bir güneş Dünya'nın karanlık yüzünü aydınlatmada kullanılacak.

2111 ­İnsanlar, androide benzer yaşayan robotlara dönüşecek.



2123 ­Küçük ülkeler arası savaşlar olacak. Büyük ülkeler tüm bunların dışında kalacak.


2164 ­Hayvanlar yarı insan haline dönüşecek.



2170­ Büyük bir kuraklık yaşanacak.


2183 ­Mars gezenindeki bir koloni nükleer güç haline gelecek ve Dünya'dan bağımsızlığını talep edecek.

2201 ­Güneş'teki termonükleer reaksiyonların yavaşlaması sonucu hava sıcaklığı düşecek.

2221 ­Dünya dışı yaşam arayışında insanlar korkunç bir şeyle karşılaşacaklar.




                                                                                  ali CAN...

20 Mart 2015 Cuma

Her Gün Seninle!

Güzel olan ...


Her günü seninle tekrar tekrar yaşamak

Erimek yarını olmayan zamanlarda 
Durdurmak bir yerde bütün saatleri 
Bütün kuralları kırıp parçalamak 
Sonra varmak o yerlere 
Mevsimlere dur demek 





Kar yağarken çiçek açtırmak ağaçlara 
Güneşi bir akşam saatinde tutup bırakmamak 


Sonra doldurmak ay ışığını kadehlere 
Delicesine içmek 
Ve unutabilmek her şeyi ansızın 
Sevmek seni en yücesiyle sevgilerin 
Birlikte geçmiş, gelecek bütün çağları aşmak 
Güzel olan 
Sevmek seni Tanrılar gibi 
Seninle Tanrılaşmak... 





Bir gün bu akan sele dur diyeceğim, göreceksin 
Ne bu şehir kalacak 
Ne bu duygusuz sürü 
Bu korkunç kalabalık 
Her vapur seni getirecek bana 
Bütün istasyonlarda seni bekleyeceğim 

Kapılar sana açılacak 
Senin için söylenecek şarkılar 
Şiirler senin için yazılacak 
Her evde bir resmin 
Her meydanda bir heykelin olacak 
Ve sen kimi gün bir rüzgar gibi 
Kimi gün denizler gibi, bulutlar gibi 
Kopup ötelerden, ötelerden 
Yalnız bana geleceksin 
Bir gün bu akan sele dur diyeceğim göreceksin. 




Ben eskimeyen tek güzelliği sende gördüm 
Sende buldum erişilmez hazları 
Yanında sıyrıldım korkulardan, yalanlardan 
Duyguların en ölmezini sende duydum 
Susuzluğum dudaklarında dindi 
Yalnızlığım ellerinde 
Çoğu gün unuttum açlığımı 
Sende doydum... 



İlk defa seninle bütünlendim, anlıyor musun 
Anladım yaşadığımı her nefes alışta 
Seninle geçtim bütün zamanlardan 
Seninle var oldum 
Eridim seninle bir sonsuz çalkanışta. 



Boynunda bir yer vardır, ben bilirim 
Ne zaman oradan öpsem, 
Değişir gözlerinin rengi 
Yanar dudakların, terler avuçların 
Dökülür kapkara aydınlık gibi 
Omuzlarına saçların 
Gitgide artar kalbinin vuruşları 
Bir musiki halinde dünyamı doldurur 
Ansızın bütün sesler kesilir 
Zaman durur 
Bir baş dönmesi başlar o en yükseklerde 
Her gün seninle yeniden var oluruz 
Eriyip kaybolduğumuz yerde... 



Sesini duymadığım gün 
Yaşanmış değil 
Açan çiçek değil 
Öten kuş değil 
Yüzünü görmediğim gün 
İçimde yıldızlar sönük 
Güneşler güneş değil 
Seni sevmediğim gün 



Seni anmadığım gün 
Olacak iş değil... 




Her günüm seninle geçsin 
O güneşe en yakın 
Kimsenin varamayacağı bir dağ başında 
Uçsuz bucaksız uzak denizlerde 
İnsan ayağı değmemiş ormanlarda 
Uzaklarda, en uzaklarda 
O gemilerin uğramadığı limanlarda 
Işığım ol, alınyazım ol benim 
Vatanım ol, evim ol 
Yeter ki bir ömür boyu benim ol 
Her günüm seninle geçsin...


(ümtyşroğzcn)






 ali CAN

28 Şubat 2015 Cumartesi

Eşek !

Eşek...


Eşek ,

bilmediği otu

yerse

başı ağrır..!



                                                                 ali CAN


23 Şubat 2015 Pazartesi

İlacım Sen Ol!

 Aah yüreğim...

Ve 'duygu-sel'ine kapılıp ilaç gönderiverdiniz, bizler 'aç' iken...

kan ağlarken...



üzerinde 'tok' karna alınmalıdır yazıveriyordu kutuların...



 boğaza takılması buydu sanırım mutluluğun...




yanlış anlaşılan yine bizdik ...




biz, sadece sizin yüreğinizi istedik...




olmadan hakkımız...





                                                                                                                               ali CAN

13 Şubat 2015 Cuma

Zaman Seni Sana Takarsa!

Zaman da Aldatır'sa!



Colorado'daki Ulusal Standart ve Teknoloji Enstitüsü'nün Saati dünyanın en doğru saati.
Civanın tek bir atomunun titreşimlerini dahi ölçebiliyor..




Zamanın bir sonu olabilir..!
Neden ?


İspanyadan üç bilim insanı genişleyen evrenin(?) gözlemlenen hızının,aslında zamanın yavaşlamasından kaynaklanan bir yanılgı olabileceğini düşünüyor...



                                                         ali CAN

Su Kaynarken Neden Ses Çıkar?

Su  Kaynarken Neden Ses Çıkar?


Su ısınırken ses çıkmasının bir kaç nedeni var.

Su ısınmaya başladığında sıcaklığın artışına bağlı olarak su moleküllerinin kinetik enerjisi artar.Bu nedenle su molekülleri bulundukları kabın çeperlerine hızla çarpmaya başlar.



Suyun içinde çözünmüş halde hava bulunur.Gazların çözünürlüğe sıcaklığın artışına bağlı olarak azaldığı için ,suyun sıcaklığı arttıkça içinde çözünmüş halde bulunan hava, kabarcıklar oluşturur.Bu sırada suyun içinde su buharı kabarcıkları da oluşmaya başlar.



Kabın alt kısımlarında ve yanlarında oluşan bu kabarcıklar suyun yüzeyine doğru hareket ederken üzerlerine etki eden basınç azaldığı için hacimleri artmaya başlar ve suyun yüzeyine ulaştıklarında patlarlar.bu durum  suyun içinde ses dalgaları şeklinde yayılan titreşimler oluşmasına neden olur.



Su ısınırken sıcaklığın üst kısımlarında daha az olması(her yerde sıcaklık aynı değildir) ve oluşan gaz kabarcıkların üst kısımlarda içe çöküşü de bir diğer sebeptir...




(kaynak;bilim teknik dergisi)




                                                                                                                                                                                         ali CAN


8 Şubat 2015 Pazar

Giderayak!

GİDERAYAK İŞLERİM VAR - NAZIM HİKMET
Şiirler



Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.


Ceylanı kurtardım avcının elinden
ama daha baygın yatar ayılamadı.

Kopardım portakalı dalından
ama kabuğu soyulamadı.



Oldum yıldızlarla haşır neşir
ama sayısı bir tamam sayılamadı.

Kuyudan çektim suyu
ama bardaklara konulamadı.

Güller dizildi tepsiye
ama taştan fincan oyulamadı.

Sevdalara doyulamadı.

Giderayak işlerim var bitirilecek,
giderayak.







                                                                                                                                ali CAN

7 Şubat 2015 Cumartesi

Aspirin'e Haspirin Deme Vakti!

ASPİRİN!

Sayın günlük,
Bugün 30 Ekim. Yani, aspirinin piyasaya sürülüşünün 99. yıl dönümü… Kutlu olsun!
Yine kütüphanede ders çalışmaktan canımın sıkıldığı bir esnada wikipedia’da takılırken edindiğim bilgilerden biri bu. Bu durum başıma çok sık geliyor, çünkü çok ders çalışmasam bile çalışırken canım çabuk sıkılabiliyor.
Aspirin,  her derdimize deva bir madde olmasına rağmen bu mahareti nasıl gösterdiğine dair çok fazla malumatımızın olmadığı bir maddeydi ve bu yüzden konu ilgimi çekti, konu hakkında wikipeia’nın ne dediğini merak edip olaya daldım.

Olay Hipokrat’a kadar uzanıyormuş. Nasıl farkına vardı bilmiyorum ama kendisi söğüt ağacının kabuğundan elde ettiği sıvıyı ağrı kesici olarak kullanırmış. 
Bu bilgiye ulaşmak içimi çok rahatlattı çünkü söğüt ben beni bildim bileli meyvesi, çiçeği veya farklı bir ekstreme özelliği olmayan, olsa da olur olmasa da olur bir bitkiydi. Bu kadar işe yarar bir şey olduğunu bilmiyordum. Söğüt ağacı adına sevindim. Söğüt kelimesi yunan dilindeki anlamı salix, salisilat olarak bildiğimiz şeyin atası. Hipokrat’dan beri salixli yani salisilatlı maddeler ağrı kesici olarak kullanılırmış. İçimden Hipokrat’ın ne kadar büyük bir doktor olduğunu söylerken bir ara kendisinin Hiperkrat isimli bir abisinin olup olmadığını da düşündüm ancak bu düşüncenin üzerinde fazla durmadım.
Bu durum bin sekiz yüzlü yılların sonuna kadar böyle devam etmiş. Ta ki kimyager Felix Hoffman’ın babasının damak tadı ile alakalı sorunları tıbbın sunduğu imkanların önüne geçinceye kadar… Mevcut ilaçların en iyisi olan Sodyum Salisilatın tadı çok kötüymüş çünkü. Artık “Oğlan kimyager oldu, bulsun yolunu!” tarzı düşünce ve söylemleri bizim kimyager Felix’i canından nasıl bezdirdiyse, adam Asetil Salisilik Asit’i saf olarak elde edene kadar çalışmış çabalamış ve 10 Ağustos 1887’de amacına ulaşmış.

-Al baba! demiş. Artık çayına mı atarsın, şekere beleyip mi yersin senin bileceğin iş, ben üzerime düşeni yaptım demiş. Felix’in babası ve onun demiryolu emeklisi arkadaşlarının arasında bu ilaç baya bi’ yayılmış, en sonunda Bayer ilaç firması bunu ilaç olarak satmayı düşünmüş.

Gariban Felix amacına ulaştıktan sadece 11 gün sonra aynı yöntemle safdietilmorfin'i elde etmiş. Morfin her ne kadar iyi niyetlerle icat edilmiş olsa bile kafa buldurucu ve bağımlılık yapıcı etkisi o önemlerde de biliniyordu. Yani bizim zeki, efendi, çalışkan, doktorasını tamamladıktan sonra alt komşunun kızına talip olmayı düşünen Felix niye böyle bir çılgınlık yaptı bilmiyoruz. Saf morfini, dolayısıyla saf kafayı bulmaya çalışmasının sebebini babasının baskıcı tutumlarına veya asosyallikten ötürü evlenmek için alt komşunun kızından ötesini düşünemeyen trajik haline bağlayıp anlayış gösterebiliriz.

Tabi kapitalizm sizin saf mezuniyet sonrası hayallerinizi pek umursamaz ve sizden faydalanabileceği kadar faydalanmaya çalışır. Bayer ilaç firması asetil salisilik asitten sonra dietilmorfinin de piyasada iyi iş yapabileceğini düşünür, çünkü Felix’de o ışığı görmüştür, Aspirinle beraber, ikinci maddeden yapılan Heroin (bildiğimiz Eroin)i de piyasaya sürer. 
Felix’in insanlığa Aspirin gibi bir fayda sağladıktan sonra Eroin gibi bir kazık atmasını alt komşunun kızının mahalledeki Hamburgerci George Ustanın Yeri’nin sahibinin oğluyla nişanlanmış olabileceği ihtimalini de bi’ ara düşünmedim değil ama pek üstünde durmadım.

30 Ekim 1905’i gösterdiğinde Felix, artık tüm dünyanın tanıdığı, yaptığı icadın modern tıbbın başlangıcı sayılan Brodman’ın keşifleriyle aynı tarihlere gelmesinden ötürü aynı zamanda mucit olmaktan öte yeni dönemin çiçeği burnunda bilim adamlarından biri olmuştur.

Ancak okuduğum satırların sonuna yaklaşırken tahmin edeceğiniz üzere Eroinin bağımlılık ve uyuşturucu özelliklerinin tedavi ediciliğinin çok ötesinde ve tehlikeli boyutlarda ulaşmasından ötürü 1930 yılında ilaç listesinden çıkarılmış olduğunu gördüm. Daha buna şaşırmaya fırsat bulamadan Eroinin bir dönem Amerikan askerleri arasında Morfin bağımlılığıyla mücadele için kullanıldığını gördüm (Bkz; Kaş yapayım derken göz çıkarmak hatta ağzı, burnu dağitmak). Yani bu yanlış anlama tam 25 yıl boyunca devam etmişti. Artık taşlar yerine oturuyordu; Felix zeki değil, insanlar geri zekalıydı. (Buna Felix’in alt komşusunun kızı da dahil.)

Bu son olaydan sonra zalim ve kapitalist Bayer ilaç firması Felix’i ve onun Eroinini dışlarken Aspirini sahiplenmeye devam etmiş ve adeta insanlığın zekasıyla “He gardaşlarım! Siz hala bilim adamlarını ilaç icat ediyor diye kutsayın, uyuşturucuları leylekler getiriyor zaten!” dercesine dalga geçmiştir. Ki, yukarıda belirttiğim üzere insanlık buna müstehaktır. Tam bu esnada aşkının acısını unutmak için daldığı modern tıpta da tutunamayan Felix’in halinin nice olduğunu düşündüm… Eğer Washington çöplüklerinden birinde Eroinle altın vuruş yaparak öldüyse çok üzülürüm.

Felix cephesinde bunlar yaşanırken Söğüt Ağaçları cephesinde değişen bir durum yoktur. Salisilik asitin etki mekanizmasıyla alakalı hala herhangi bir bulguya rastlanmamıştır. Aspirinin ağrı kesici etkisinin mekanizması 1982 yılında açıklanabilmiştir ve bunu yapan bilim adamına Nobel verilmiştir. Ancak bu süre içerisinde Salisilik Asitin, yani Aspirinin, onlarca faydası daha bulunmuştur. Mübarek madde adeta Flash TV’de reklamları yapılan bal gibi kan ile dolaştığı her yere şifa dağıtmaktadır. Öyle ki, Bayer ilaç firması yıl olmuş 2014, halen Aspirinin yeni bir faydasını bulan bilim adamlarına ödüller dağıtmaktadır (Bu şekilde 10 ödül dağıtılmış şimdiye kadar). Başta küçümsediğim, adam yerine koymadığım Söğüt Ağaçlarına saygım gitgide artıyor. Yarın bir söğüt ağacıyla tanışıp kendisine ev arkadaşım olmasını teklif edebilirim.

Anlattığım bu hikayenin tek ve asıl kazananı ise şüphesiz kapitalizm olmuştur. Çünkü Bayer ilaç firması ve Aspirin hala ayaktayken onun mucidi Felix ve Felix’in bir diğer icadi Eroini adam yerine koyan kimse yoktur.

Ben hala Felix’in dahi mi, geri zekalı mı, psikopat mı, yoksa kendisi iyi de çevresi mi kötü diye düşünürken bir an hikayenin dışına çıkıp kendime baktım. Tıp dersi çalışırken, önümde yığınla tıp bilgileriyle dolu ders notları dururken, hatta birkaç gün içinde gireceğim sınavdan ötürü bu bilgilerin hepsini ezberleme mecburiyetim bulunmaktayken tüm bunlarda canımın sıkılıp elimdeki cihaz ile ulaştığım, önümüzdeki sınavım ile alakası olmayan ancak eninde sonunda aynı ezberlemek zorunda olduğum tıp bilgileri gibi kendisi de tıp bilgisi olan bu bilgilerle bu kadar samimi bir şekilde ilgilenmemin ne şekil bir garabet olduğunu düşündüm. Aslında onu da düşünmedim, kantine çay içmeye gittim. Bu durum hakkında yapabileceğim bir yorum yok.

(Sayın değerli arkadaşım  furkan Çatal'a 'bu gününü' bize harcadığından dolayı çok teşekkür ediyorum..)


                                                                                                                   ali CAN